Turkish 1 Page 55

 Example sentences
Ekmek al·madı·m.     I didn’t buy bread
Seni ara·madı·m.       I didn’t call you
Kadıköy·e git·medi·m.   I didn’t go to Kadıköy
Süt al·dı·m.    I bought (buy·ed)  milk
Bir televizyon al·dı·k.     We bought a TV
Dün bir kitap oku·du·m
Dün çok çalış·tı·n
Dün hiç (at all) çalış·madı·nız.
Dün Türkçe konuş·tu·k.
Dün hiç uyu·madı·m.
Niye (why) dün gel·medi·n?
Dün nereye git·ti·n?
Dün ne yap·tı·? (what did s/he do?)
Dün bir yer-e gittin mi?
Hiçbir şey yap-ma-dım.
Dün ne yap·tı·nız?
Dün nere·den gel·di·n?
Ali geldi mi?
Ödevi yaptı·n mı?
O adam doktor değildi.   That guy was not a doctor.
Dün evde değildi·n. You were not at home yesterday.
Geçen (last) ay (month) Hollanda’da·ydı·m.  I was in Holland last month.
Geçen yıl (year) öğrenci·ydi·m. I was a student last year.
Eskiden (formerly / before) doktor·du_.   He was a doctor before.
Dün hava çok güzel değil miydi?
Geçen yaz Türkiye’de miydin?

 

Hiç : ever, at all, never
Hiç + past tense : have never …ed / haven’t ever …ed

Hiç Sultan Ahmet’e gittin mi ?
Nasıldı?
Hiç Türk kahvesi içtin mi?
Hiç Türkiye’de çalıştın mı?
Nerede?
Ne kadar kaldın?

Daha önce : before (before than now)
Daha önce
İstanbul’a geldin mi?
Daha önce İstanbul’da kaldın mı?

daha : yet (the person who talks usually has negative feelings)
henüz : yet (the person who talks doesn’t have any feelings)

Ahmet daha gelmedi  (Where [the hell] is he?)
Ahmet gelmedi, daha.
Daha, Ahmet gelmedi.
Ahmet henüz gelmedi (let’s wait)

Akşam yemeğini daha yemedik
Hazır değil* misin daha? ( present tense )
Kitabı daha bitirmedim.
Otobüs daha gelmedi.
Ahmet ( beni ) aramadı daha.