Geldiği zaman seni ararım.
I'll call you when he gets here.
Sigara içtiği zaman ben de sigara içmek istiyorum.
When he smokes, I want to smoke too.
İstanbul’a gittiğimizde hava çok soğuktu.
When we went to Istanbul, it was very cold.
Olayı anlattığında ben orada değildim.
I wasn't there when you/he told (talked about) the incident.
Kursu bitirdiği zaman çok iyi Türkçe konuşacak.
He will speak Turkish very well when he finishes the course.
Onunla tanıştığımda İstanbul’da okuyordum.
When I met him, I was studying in Istanbul.
Vapurdan indiğimde saat beşti.
It was five o'clock when I got off the boat.
Onu aradığımda uyumuyordu.
She wasn't sleeping when I called her.
İstanbul’a ilk geldiğimde her şey bana çok yeni geldi.
First time I came to Istanbul, everything came very new to me.
Brezilya'ya gittiğin zaman mutlu olacaksın.
You will be happy when you go to Brazil.
Zarları her attığında masanın altına düşüyorlar.
Every time you roll the dice, they fall under the table.
Hediyenin onun için olduğunu anladığında çok şaşırdı.
He was surprised when he realized that the gift was for him.
3:00 gibi dışarı çıktığımda kar yağıyordu.
It was snowing when I got out around 3:00.
Kafede hesabı ödemek istediğimde, cüzdanımı okulda unuttuğumu fark ettim.
When I wanted to pay the bill at the cafe, I realized that I left my wallet at school.
Köşedeki satılık evi ilk gördüğümde, hiç kimsenin o evi almayacağını düşünmüştüm.
First time I saw the house for sale around the corner, I thought no one would buy it.