Çay içip televizyon izledim.
I drank tea and watched TV.
Yağmur yağdığı halde dışarı çıkıp gezdiler.
They went out and walked around even though it was raining.
Yağmur yağmasına rağmen dışarı çıkıp gezdiler.
They went out and walked around even though it was raining.
Yumurtaları kırdıktan sonra şeker ekleyip süt koyuyorsun.
After breaking the eggs, you add sugar and put milk (in it).
Duştan önce müsli yiyip portakal suyu içiyorum.
Before the shower, I eat musli and drink orange juice.
Sözleşmem bitince Türkiye’de gezip eğlenelim!
Let’s travel in Turkey and have a good time after my contract is over!
Yemek yapmak yerine arayıp pizza söyledim// sipariş ettim.
I called and ordered pizza instead of cooking.
Spor yaparak kilo verip manken olmak istiyormuş.
She wants to lose weight by doing sport and to become a model by
Senle tanıştıktan sonra sigara içmeyi bırakıp İngilizce öğrenmeye başladı.
He quit smoking and started learning English after he met you.
Türkiye’de insanlar mutlu olmak için selfie çekip sosyal medyada yayınlıyor.
The people take selfies and publish in social media to be happy in Turkey.
Elektirik olmadığı için bilgisayarımı şarj edip belgeseli izleyemedim.
I couldn’t charge my computer and watch the documentary because there was no electricity.
Ahmet çiçekleri suladıysa sen tekrar sulama!
If Ahmet has watered the plants, don’t water (them) again!
Arayıp rezervasyon yaptırmalıydım.
I should have called and made a reservation.
Pratik yapıp ödevleri yapmadan Türkçe öğrenemezsiniz.
You can’t learn Turkish without practicing and doing the homework(s).
Trende gelirken kitabı okuyup müzik dinledim.
I read the book and listened to music when I was on the train.
Durumu anlamıyorsan susup beni rahat bırak! (Beni rahat bırak! = leave me alone!)
If you don’t understand my stiation, shut up and leave me alone!
Tatildeyken plajda güneşlenip kokteyl içtik.
We had a sunbathe and drank coctails on the beach when we were on holiday.
Türkçe öğrenmeye başlayıp vazgeçti.
She started learning turkish and gave up.
İnsanlar konuşup saçmalamadan önce biraz düşünmeli.
People should think a little before talking and talking rubbish.
Konuşup saçmalamadan önce biraz düşünülür.
One should think a little before speaking and talking nonsense
Beni arasaydın gelip sana sarılabilirdim.
If you had called me, I could have come and hugged you.
Kitabı açıp okusaydın sana söz verdiğim parayı bulurdun.
If you had opened the book and read it, you would have found the money that I promised to you.
Alıp sana verdiğim kitap nerede?
Where is the book that I bought and gave you?