-(n)In mAsI için : so that
Düşünmem için bir hafta verdiler.
Evi almam için bana borç verdi.
Gelmen için yalan söyledik.
Beni tanıman için kırmızı bir ceket giyeceğim.
Burada kalması için çok ısrar ettim (ısrar et: insist)
Geç kalmamam için, bana arabasını verdi.
Üzülmemesi için ona bir şey söylemedik.
Ali’nin okula devam etmesi için onunla konuşmamız lazım.
Konuyu anlamanız için birkaç cümle daha yapalım.
Toplantıyı unutmamanız için masanıza bir not bıraktım. (bırak : leave).
Ahmet’in benden uzak durması için ne yapmam lazım? (-dan uzak dur : stay away from)
Hiçbir şeyden şüphelenmemesi için çok dikkatli olmamız lazım. (-dan şüphelen : be suspicious about)
Evin ısınması için kaloriferi açtım.
Yeni ayakkabı alması için ona para verdim.
Yalnız kalmaması için onunla evde kaldım.
İş bulmam için bana Türkçe öğretti.
Compare
-mAk için : in order to
Ders çalışmak için kütüphaneye gideceğim.
Türkçe öğrenmek için daha önce bir kursa gittin mi?
Senle konuşmak için gelmiş.
Geç kalmamak için taksiye bindik.
Ali’yle karşılaşmamak için işten erken çıktım.